Giriş yap
En son konular
Arama
Kimler hatta?
Toplam 1 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 1 Misafir Yok
Sitede bugüne kadar en çok 111 kişi C.tesi Tem. 29, 2017 7:00 am tarihinde online oldu.
Nasıl Bir Yaşam
1 sayfadaki 1 sayfası
Nasıl Bir Yaşam
Saygı, dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya neden olan sevgi duygusudur. Ve saygı, değeri, yaşlılığı, yararlılığı olana gösterilen özenli, ölçülü sevgi duygusudur.
O nedenle, halka karşı saygılı oluruz. Değerlerimize, büyük emeklerle yaratılan herşeye saygılı oluruz. Yaşlılarımıza, büyüklerimize karşı saygılı oluruz.
Saygı, geride kalan, feodal döneme özgü ya da "moda"sı geçmiş bir kavram değildir. Halkın olumlu ve birleştirici değerlerinden birisidir.
Düzenin insan ilişkilerinin içini boşalttığı, insanı ruhsuzlaştırıp, kurulu bir makineye çevirmeye çalıştığı günümüzde halkın değerlerini içselleştirmek, o değerleri büyütmek, unutturmamak önemlidir.
Saygı, unutturulmak istenen, yok sayılan, değerlerimizdendir. Televizyonda gösterilen Amerikan dizilerinde, babasına ismi ve lakabı ile hitap eder çocuklar. Hem bunu bir "özgürlük" olarak, daha ileri bir ilişki olarak gösterirler. Annesi, babası odaya geldiğinde 2.80 uzanmıştır koca koca oğullar ve kızlar. O odaya evin yaşlıları, büyükleri girdiğinde oralı bile olmazlar.
Açık ki, burada bir özen, bir incelik, bir ölçü yoktur. Saygı yoktur. Kaba, etrafına karşı son derece saygısız, sadece kendi "rahatı"nı düşünen, ölçüsüz davranışlar vardır. Yaşamı bu davranışlar yönlendirirler.
Bizim çocuklarımız, Amerikan dizileri ile beslenip, değerlerini bir yana bırakmamalıdır. Ölçülü olmayı, özenli olmayı, büyüklerine saygılı olmayı, oturup-kalkmasını, konuşmasını, karşısındakini dinlemeyi, anlamayı öğrenmek, öğretmek zorundadır.
Saygı, insan ilişkilerinde bir ölçü ve sevgidir. O nedenle yaşamımızın bir parçası olmak durumundadır.
Yaşlılarımızı, büyüklerimizi ihmal etmemek, onların sorunlarına duyarlı olmak, onları ziyaret etmek, hal-hatır sormak, onlara karşı içten, sıcak davranmak bu özenin, saygının bir sonucudur. Bunu sürdürmek yaşamı zenginleştirmektir aynı zamanda.
O nedenle, halka karşı saygılı oluruz. Değerlerimize, büyük emeklerle yaratılan herşeye saygılı oluruz. Yaşlılarımıza, büyüklerimize karşı saygılı oluruz.
Saygı, geride kalan, feodal döneme özgü ya da "moda"sı geçmiş bir kavram değildir. Halkın olumlu ve birleştirici değerlerinden birisidir.
Düzenin insan ilişkilerinin içini boşalttığı, insanı ruhsuzlaştırıp, kurulu bir makineye çevirmeye çalıştığı günümüzde halkın değerlerini içselleştirmek, o değerleri büyütmek, unutturmamak önemlidir.
Saygı, unutturulmak istenen, yok sayılan, değerlerimizdendir. Televizyonda gösterilen Amerikan dizilerinde, babasına ismi ve lakabı ile hitap eder çocuklar. Hem bunu bir "özgürlük" olarak, daha ileri bir ilişki olarak gösterirler. Annesi, babası odaya geldiğinde 2.80 uzanmıştır koca koca oğullar ve kızlar. O odaya evin yaşlıları, büyükleri girdiğinde oralı bile olmazlar.
Açık ki, burada bir özen, bir incelik, bir ölçü yoktur. Saygı yoktur. Kaba, etrafına karşı son derece saygısız, sadece kendi "rahatı"nı düşünen, ölçüsüz davranışlar vardır. Yaşamı bu davranışlar yönlendirirler.
Bizim çocuklarımız, Amerikan dizileri ile beslenip, değerlerini bir yana bırakmamalıdır. Ölçülü olmayı, özenli olmayı, büyüklerine saygılı olmayı, oturup-kalkmasını, konuşmasını, karşısındakini dinlemeyi, anlamayı öğrenmek, öğretmek zorundadır.
Saygı, insan ilişkilerinde bir ölçü ve sevgidir. O nedenle yaşamımızın bir parçası olmak durumundadır.
Yaşlılarımızı, büyüklerimizi ihmal etmemek, onların sorunlarına duyarlı olmak, onları ziyaret etmek, hal-hatır sormak, onlara karşı içten, sıcak davranmak bu özenin, saygının bir sonucudur. Bunu sürdürmek yaşamı zenginleştirmektir aynı zamanda.
Misafir- Misafir
Geri: Nasıl Bir Yaşam
Yardımlaşma, hem de hiçbir karşılık beklemeden, çaresiz kalan birine yardım etmek halka çok yabancı, çok uzak bir davranış biçimi değildir.
Halkın belki de yüzyıllardır en güzel gelenekleri ve değerleri içinde çıkar gözetmeden yardım etme, destek olma gibi güzel değerleri vardır.
Bugünse halkın bu güzel yanları, değerleri unutturulmak istenmektedir. Örneğin, "izlenme rekorları" kırdığı söylenen TV dizilerinin hemen hiçbirinde yardımlaşmayı, dayanışmayı, dostluğu görmüyoruz. Tersine, birbirinin "gözlerini oymaya" çalışan, kötülükte ve bencillikte sınır tanımayan kişilerin davranışları bir meziyetmiş gibi anlatılmaktadır.
Açıkçası, yardımlaşmak, dayanışmak, "çaresiz kalanın yanında olmak" enayilik gibi gösterilmektedir. Ya da burun kıvrılan bir şey haline getirilmeye çalışılmaktadır.
Yardımlaşma, dayanışma adeta yaşamdan silinmek istenmektedir. Öyle bir hale getirilmek isteniyoruz ki, kendimizden, kendi sorunlarımızdan, kendi yaşamımızdan başka bir şey düşünemez olalım.
Şu kış gününde, odun-kömür alamayan milyonlarca insan var. Yüzbinlerce çocuk soğuk evlerde yaşıyor şimdi. Belki aynı durumda olan komşularımız, tanıdıklarımız, mahallemizde tanımadıklarımız var.
Ama çaresiz değiliz. Yeterki başımızı kaldırıp, etrafımıza bakmasını, görmesini, çözüm üretmeyi bilelim.
Bu sadece ekonomik olarak "yardım etme" sorunu değildir. Yardımlaşma, dayanışma sadece ekonomik bir ilişki değildir.
İnsanlar, bugün milyonlar içinde yalnız hale getirilmiştir. Yalnızdır. Hiçbir şeyini paylaşacak kimsesi yoktur. Acılarını, sevinçlerini, sorunlarını, kavgalarını paylaşmak da insanın insana "yardımı"dır ve bu aslında yapılabilecek en iyi ve en etkili yardımların başında gelir.
Hayatın her alanına yayılmalı yardımlaşma ve dayanışma.
Örneğin, bizim kızımızın ya da oğlumuzun yoz bir yaşamı olmayabilir. Ama komşumuzun oğlu, kızı öyle bir yaşam içindeyse, onlara yardım etmek, onları kendi çocuklarımız olarak görmek gerekir. Aksi durumda "nasıl olsa bizim çocuğumuz değil" deyip, görmezden gelmek, hatta ilgilenmemek, "bana ne"demek, bu değerlere yabancılaşmadır.
Bencilleşmek, bireyci düşünmek demektir.
Düzen bireycileştiriyor, yalnızlaştırıyor. İnsanları birbirine karşı güvensizleştiriyor. Yardımlaşma, dayanışma unutulan bir şey haline getiriliyor. Oysa halkın kültüründe yardımlaşma vardır. Acılarında, sevinçlerinde, cenazesinde, doğumunda birlikte olmak vardır. Şimdi ise "komşusu açsa" bile görmezden gelinmesini istiyor düzen...
Bulunduğumuz, yaşadığımız yerlerde, tek başına da olsak, hatta kimi davranışlarımız enayilik olarak görülse bile biz doğru olanı yapmalıyız. En başta yardımlaşmanın, yardım etmenin, çıkarsız düşünmenin, dayanışmanın enayilik değil, soylu ve onurlu bir davranış olduğunu, hele bugün daha çok gerektiğini unutmamak ve bunu başkalarına da anlatmak gerekir.
Bunu bize unutturduklarında, halk olarak bizi birbirimizden daha çok koparacak, günlük sorunlarda daha çok boğacaklardır. Bir de meydan, yardımlaşma adına halkı dilenci yerine koyan AKP'nin "ramazan çadırları"na kalacaktır. Bunlara izin vermeyelim.
Halkın belki de yüzyıllardır en güzel gelenekleri ve değerleri içinde çıkar gözetmeden yardım etme, destek olma gibi güzel değerleri vardır.
Bugünse halkın bu güzel yanları, değerleri unutturulmak istenmektedir. Örneğin, "izlenme rekorları" kırdığı söylenen TV dizilerinin hemen hiçbirinde yardımlaşmayı, dayanışmayı, dostluğu görmüyoruz. Tersine, birbirinin "gözlerini oymaya" çalışan, kötülükte ve bencillikte sınır tanımayan kişilerin davranışları bir meziyetmiş gibi anlatılmaktadır.
Açıkçası, yardımlaşmak, dayanışmak, "çaresiz kalanın yanında olmak" enayilik gibi gösterilmektedir. Ya da burun kıvrılan bir şey haline getirilmeye çalışılmaktadır.
Yardımlaşma, dayanışma adeta yaşamdan silinmek istenmektedir. Öyle bir hale getirilmek isteniyoruz ki, kendimizden, kendi sorunlarımızdan, kendi yaşamımızdan başka bir şey düşünemez olalım.
Şu kış gününde, odun-kömür alamayan milyonlarca insan var. Yüzbinlerce çocuk soğuk evlerde yaşıyor şimdi. Belki aynı durumda olan komşularımız, tanıdıklarımız, mahallemizde tanımadıklarımız var.
Ama çaresiz değiliz. Yeterki başımızı kaldırıp, etrafımıza bakmasını, görmesini, çözüm üretmeyi bilelim.
Bu sadece ekonomik olarak "yardım etme" sorunu değildir. Yardımlaşma, dayanışma sadece ekonomik bir ilişki değildir.
İnsanlar, bugün milyonlar içinde yalnız hale getirilmiştir. Yalnızdır. Hiçbir şeyini paylaşacak kimsesi yoktur. Acılarını, sevinçlerini, sorunlarını, kavgalarını paylaşmak da insanın insana "yardımı"dır ve bu aslında yapılabilecek en iyi ve en etkili yardımların başında gelir.
Hayatın her alanına yayılmalı yardımlaşma ve dayanışma.
Örneğin, bizim kızımızın ya da oğlumuzun yoz bir yaşamı olmayabilir. Ama komşumuzun oğlu, kızı öyle bir yaşam içindeyse, onlara yardım etmek, onları kendi çocuklarımız olarak görmek gerekir. Aksi durumda "nasıl olsa bizim çocuğumuz değil" deyip, görmezden gelmek, hatta ilgilenmemek, "bana ne"demek, bu değerlere yabancılaşmadır.
Bencilleşmek, bireyci düşünmek demektir.
Düzen bireycileştiriyor, yalnızlaştırıyor. İnsanları birbirine karşı güvensizleştiriyor. Yardımlaşma, dayanışma unutulan bir şey haline getiriliyor. Oysa halkın kültüründe yardımlaşma vardır. Acılarında, sevinçlerinde, cenazesinde, doğumunda birlikte olmak vardır. Şimdi ise "komşusu açsa" bile görmezden gelinmesini istiyor düzen...
Bulunduğumuz, yaşadığımız yerlerde, tek başına da olsak, hatta kimi davranışlarımız enayilik olarak görülse bile biz doğru olanı yapmalıyız. En başta yardımlaşmanın, yardım etmenin, çıkarsız düşünmenin, dayanışmanın enayilik değil, soylu ve onurlu bir davranış olduğunu, hele bugün daha çok gerektiğini unutmamak ve bunu başkalarına da anlatmak gerekir.
Bunu bize unutturduklarında, halk olarak bizi birbirimizden daha çok koparacak, günlük sorunlarda daha çok boğacaklardır. Bir de meydan, yardımlaşma adına halkı dilenci yerine koyan AKP'nin "ramazan çadırları"na kalacaktır. Bunlara izin vermeyelim.
Misafir- Misafir
Similar topics
» Nasıl Bir Yaşam
» Nasıl Bir Yaşam
» Yaşam Sevinci
» Yaşam gücü ve de sevinci
» bir kadın nasıl mutlu edilir: )
» Nasıl Bir Yaşam
» Yaşam Sevinci
» Yaşam gücü ve de sevinci
» bir kadın nasıl mutlu edilir: )
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Çarş. Ekim 20, 2010 10:05 pm tarafından AMEDEUS
» .........
Perş. Ekim 14, 2010 3:56 pm tarafından AMEDEUS
» manzara
Çarş. Ekim 13, 2010 9:26 pm tarafından Deniz
» manzara fotoğrafları
Çarş. Ekim 13, 2010 9:18 pm tarafından Deniz
» Paydos/ C.Sıtkı Tarancı
Salı Ekim 05, 2010 2:49 pm tarafından AMEDEUS
» logo..........
C.tesi Ekim 02, 2010 11:45 pm tarafından ezgi
» ..................
C.tesi Ekim 02, 2010 2:09 pm tarafından DicLe
» Çile
Salı Eyl. 21, 2010 2:01 pm tarafından AMEDEUS
» Görmemişin bebeği olmuş...
Salı Eyl. 21, 2010 12:27 pm tarafından DicLe
» facebooktan video indirme
Salı Eyl. 21, 2010 10:08 am tarafından ezgi
» Taş atan çocuk
Ptsi Eyl. 20, 2010 5:00 pm tarafından DicLe
» BARIŞ
Ptsi Eyl. 20, 2010 4:27 pm tarafından DicLe
» BEKLENTİSİZ....
Ptsi Eyl. 20, 2010 4:24 pm tarafından DicLe
» UZAKTAN ...
Ptsi Eyl. 20, 2010 4:22 pm tarafından DicLe
» CAN YÜCEL'DEN MAL BEYANI
Perş. Eyl. 16, 2010 1:36 pm tarafından yoll
» ARKADAŞLIK
Ptsi Eyl. 13, 2010 11:20 am tarafından ezgi
» ARKADAŞLIK
Ptsi Eyl. 13, 2010 11:15 am tarafından ezgi
» ŞİİR
Ptsi Eyl. 13, 2010 11:08 am tarafından ezgi
» Kamuflaj
C.tesi Eyl. 11, 2010 5:32 pm tarafından AMEDEUS
» UZAK
Çarş. Eyl. 08, 2010 5:05 pm tarafından ezgi
» Yeşillik
Çarş. Eyl. 08, 2010 4:59 pm tarafından ezgi
» Salam Gibi
Çarş. Eyl. 08, 2010 4:57 pm tarafından ezgi
» Benlik_Oruç Aruoba
Çarş. Eyl. 08, 2010 4:56 pm tarafından ezgi
» BİR AYRILIŞ HİKAYESİ
Çarş. Eyl. 08, 2010 4:54 pm tarafından ezgi
» Pembe Deniz
Çarş. Eyl. 08, 2010 4:51 pm tarafından ezgi
» HAYAT
Çarş. Eyl. 08, 2010 4:48 pm tarafından ezgi
» Benim Yazdığım Sen
Çarş. Eyl. 08, 2010 4:47 pm tarafından ezgi
» Seviyorum Seni
Çarş. Eyl. 08, 2010 4:46 pm tarafından ezgi
» BERFİN
Çarş. Eyl. 08, 2010 4:44 pm tarafından ezgi
» Bahar Gelmiş
Çarş. Eyl. 08, 2010 4:43 pm tarafından ezgi