Giriş yap
En son konular
Arama
Kimler hatta?
Toplam 2 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 2 Misafir Yok
Sitede bugüne kadar en çok 111 kişi C.tesi Tem. 29, 2017 7:00 am tarihinde online oldu.
Hiçkimsenin hikayesi..
1 sayfadaki 1 sayfası
Hiçkimsenin hikayesi..
ESRA NUR AYDIN * / Ben doğduğumda çoktan ayrılmıştı gruplar. Sınır çizgisi çoktan çizilmiş, silahlar çoktan çevrelemişti grupların sınır çizgilerini. Ben doğduğumda çoktan belirlenmişti sınırlar ve tehlikeli olanlar kanla boyanmıştı kırmızıya.
Bir uyarı işaretiydi kan, kimin olduğu önemli değildi. Önemli olan ‘Bu gruplar tehlikeliydi’. Ben doğduğumda zaten ayrılmıştı gruplar ve ben kırmızı bölgeye rast gelmiştim ki ben doğduğumda kanla damgalanıyordu oralar...
Bir Kürt olarak doğmuş ve doğar doğmaz damgalanmıştım. Tehlikeliydim vardım ama yok olmalıydım. Var ile yok arası bir şeydim ama yok olsam daha iyiydi. Suçum bununla da kalmıyordu bir de ‘dinci’ydim üstelik. İrticacıydım, bölücü unsurdum okullara alınmaması gereken bir şeydim. Hele kafama örttüğüm o adı konmamış şey (bugün bile tartışıyorsunuz madem koymayalım adını ne gerek var gerginliğe? Biz de ‘şey’ deriz ona sonra siz bir de ‘hiç’ eklersiniz olur biter ne gerek var kavgaya, tartışmaya?) en büyük tehlikeydi bu topraklarda hüküm süren. Doğar doğmaz yapmıştım hatamı gitmiş en büyük azınlık gruba adımı yazdırmıştım, damgalanmıştım. Adım ‘irticacı terörist’ti benim...
Zaman geçti adımı beğenmedim ama isim vermeye de üşendim ‘hiç kimse’ olup çıktım... Evet, hiç kimseyim ben bu satırları yazan hiç kimse de yok zaten... Ben doğduğumda herkes ‘biri’leri olmak için o kadar çabalıyordu ki benim ‘biri’ olmama gerek kalmamıştı. Başka birinin yerine de ‘biri’ olmaya gönüllü biri çıkardı nasılsa. Gereğinden fazla ‘biri’ vardı buralarda. Hatta o kadar fazla ‘biri’ vardı ki ‘biri’leri’ diyorduk onlara. ‘Hiç kimse’lere ihtiyaç vardı ben de ‘hiç kimse’ olmayı seçtim. Kolay değildi hiç kimse olmak. ‘Onlara’ anadilimi neden sonradan öğrendiğimi anlatmak zorundaydım mesela. Sonra anadilimi bilmeden anadilimde yaşamanın ne olduğunu açıklamalıydım.‘Onlar’ kimler miydi? ‘Onlar’ ‘biri’leriydi ve birer birer değil birlikte geliyorlardı üstüme. Hepsinin ortak noktaları benim hiçbir işe yaramadığım görüşüne sahip olmalarıydı.
Hepsine göre kusurlarım vardı. Kimdim ki ben? Hiç kimse!
Hiç kimse olmak kolay değildi ama Diyarbakır’da hiç kimse olmak hiç kolay değildi. Burada insanlar hiç kimse olmaktan yorulmuştu ‘biri’leri olmak istiyorlardı, oysa ‘biri’leri olmak birilerinin anlattığı kadar güzel bir şey değildi. Onlara bunu söyleyince kızıyorlardı bana. Ufka pembe gözlükler taktıktan sonra bakmakla suçluyorlardı beni. Ufuklar öfkeliydi buralarda.. Hani şu ölümün kan kardeşi, kan kokan öfke var ya ondan bahsediyorum işte.
Zaman geçti, zaman amca denetimi aldı eline. Ufuklar kahverengiye çalmaya başladı ve kahverengi barışın rengiydi bu memlekette. Sokaklar temizlendi, ölüm kokmuyor etraf; duyduk ki öfkeyle beraber küsmüşlerdi bize. Sevindik... Biz ancak ‘onlar’ bize küsünce ‘biz’ olabiliyoruz çünkü. Ancak o zaman ‘Diyarbekir mala meye’ diyebiliyoruz. Onlar gitti şehirde gelenleri karşılayacak birilerine ihtiyaç vardı. Ahmet Arif derdimize yetişti. ‘Biri’leri herkesi ‘Terk etmedi sevdan beni’ diye karşılıyor şimdi. Burada insanlar artık barışı ‘Diyarbekir’ gibi düşünüyorlar. Bu güzel şehrin suçu yok biliyorlar, suç hep ‘biri’lerinde.
Bana gelince: Kim miyim ben?
Tabii ki hiç kimse...
* Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Bir uyarı işaretiydi kan, kimin olduğu önemli değildi. Önemli olan ‘Bu gruplar tehlikeliydi’. Ben doğduğumda zaten ayrılmıştı gruplar ve ben kırmızı bölgeye rast gelmiştim ki ben doğduğumda kanla damgalanıyordu oralar...
Bir Kürt olarak doğmuş ve doğar doğmaz damgalanmıştım. Tehlikeliydim vardım ama yok olmalıydım. Var ile yok arası bir şeydim ama yok olsam daha iyiydi. Suçum bununla da kalmıyordu bir de ‘dinci’ydim üstelik. İrticacıydım, bölücü unsurdum okullara alınmaması gereken bir şeydim. Hele kafama örttüğüm o adı konmamış şey (bugün bile tartışıyorsunuz madem koymayalım adını ne gerek var gerginliğe? Biz de ‘şey’ deriz ona sonra siz bir de ‘hiç’ eklersiniz olur biter ne gerek var kavgaya, tartışmaya?) en büyük tehlikeydi bu topraklarda hüküm süren. Doğar doğmaz yapmıştım hatamı gitmiş en büyük azınlık gruba adımı yazdırmıştım, damgalanmıştım. Adım ‘irticacı terörist’ti benim...
Zaman geçti adımı beğenmedim ama isim vermeye de üşendim ‘hiç kimse’ olup çıktım... Evet, hiç kimseyim ben bu satırları yazan hiç kimse de yok zaten... Ben doğduğumda herkes ‘biri’leri olmak için o kadar çabalıyordu ki benim ‘biri’ olmama gerek kalmamıştı. Başka birinin yerine de ‘biri’ olmaya gönüllü biri çıkardı nasılsa. Gereğinden fazla ‘biri’ vardı buralarda. Hatta o kadar fazla ‘biri’ vardı ki ‘biri’leri’ diyorduk onlara. ‘Hiç kimse’lere ihtiyaç vardı ben de ‘hiç kimse’ olmayı seçtim. Kolay değildi hiç kimse olmak. ‘Onlara’ anadilimi neden sonradan öğrendiğimi anlatmak zorundaydım mesela. Sonra anadilimi bilmeden anadilimde yaşamanın ne olduğunu açıklamalıydım.‘Onlar’ kimler miydi? ‘Onlar’ ‘biri’leriydi ve birer birer değil birlikte geliyorlardı üstüme. Hepsinin ortak noktaları benim hiçbir işe yaramadığım görüşüne sahip olmalarıydı.
Hepsine göre kusurlarım vardı. Kimdim ki ben? Hiç kimse!
Hiç kimse olmak kolay değildi ama Diyarbakır’da hiç kimse olmak hiç kolay değildi. Burada insanlar hiç kimse olmaktan yorulmuştu ‘biri’leri olmak istiyorlardı, oysa ‘biri’leri olmak birilerinin anlattığı kadar güzel bir şey değildi. Onlara bunu söyleyince kızıyorlardı bana. Ufka pembe gözlükler taktıktan sonra bakmakla suçluyorlardı beni. Ufuklar öfkeliydi buralarda.. Hani şu ölümün kan kardeşi, kan kokan öfke var ya ondan bahsediyorum işte.
Zaman geçti, zaman amca denetimi aldı eline. Ufuklar kahverengiye çalmaya başladı ve kahverengi barışın rengiydi bu memlekette. Sokaklar temizlendi, ölüm kokmuyor etraf; duyduk ki öfkeyle beraber küsmüşlerdi bize. Sevindik... Biz ancak ‘onlar’ bize küsünce ‘biz’ olabiliyoruz çünkü. Ancak o zaman ‘Diyarbekir mala meye’ diyebiliyoruz. Onlar gitti şehirde gelenleri karşılayacak birilerine ihtiyaç vardı. Ahmet Arif derdimize yetişti. ‘Biri’leri herkesi ‘Terk etmedi sevdan beni’ diye karşılıyor şimdi. Burada insanlar artık barışı ‘Diyarbekir’ gibi düşünüyorlar. Bu güzel şehrin suçu yok biliyorlar, suç hep ‘biri’lerinde.
Bana gelince: Kim miyim ben?
Tabii ki hiç kimse...
* Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
yoll- yüksek lisans
- Mesaj Sayısı : 106
Kayıt tarihi : 08/01/10
Similar topics
» İki Balığın Hikayesi
» BİR AYRILIŞ HİKAYESİ
» Mona Roza ve Hazin Hikayesi
» Nazilere karşı savaşan 700 Kürdün hikayesi
» BİR AYRILIŞ HİKAYESİ
» Mona Roza ve Hazin Hikayesi
» Nazilere karşı savaşan 700 Kürdün hikayesi
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Çarş. Ekim 20, 2010 10:05 pm tarafından AMEDEUS
» .........
Perş. Ekim 14, 2010 3:56 pm tarafından AMEDEUS
» manzara
Çarş. Ekim 13, 2010 9:26 pm tarafından Deniz
» manzara fotoğrafları
Çarş. Ekim 13, 2010 9:18 pm tarafından Deniz
» Paydos/ C.Sıtkı Tarancı
Salı Ekim 05, 2010 2:49 pm tarafından AMEDEUS
» logo..........
C.tesi Ekim 02, 2010 11:45 pm tarafından ezgi
» ..................
C.tesi Ekim 02, 2010 2:09 pm tarafından DicLe
» Çile
Salı Eyl. 21, 2010 2:01 pm tarafından AMEDEUS
» Görmemişin bebeği olmuş...
Salı Eyl. 21, 2010 12:27 pm tarafından DicLe
» facebooktan video indirme
Salı Eyl. 21, 2010 10:08 am tarafından ezgi
» Taş atan çocuk
Ptsi Eyl. 20, 2010 5:00 pm tarafından DicLe
» BARIŞ
Ptsi Eyl. 20, 2010 4:27 pm tarafından DicLe
» BEKLENTİSİZ....
Ptsi Eyl. 20, 2010 4:24 pm tarafından DicLe
» UZAKTAN ...
Ptsi Eyl. 20, 2010 4:22 pm tarafından DicLe
» CAN YÜCEL'DEN MAL BEYANI
Perş. Eyl. 16, 2010 1:36 pm tarafından yoll
» ARKADAŞLIK
Ptsi Eyl. 13, 2010 11:20 am tarafından ezgi
» ARKADAŞLIK
Ptsi Eyl. 13, 2010 11:15 am tarafından ezgi
» ŞİİR
Ptsi Eyl. 13, 2010 11:08 am tarafından ezgi
» Kamuflaj
C.tesi Eyl. 11, 2010 5:32 pm tarafından AMEDEUS
» UZAK
Çarş. Eyl. 08, 2010 5:05 pm tarafından ezgi
» Yeşillik
Çarş. Eyl. 08, 2010 4:59 pm tarafından ezgi
» Salam Gibi
Çarş. Eyl. 08, 2010 4:57 pm tarafından ezgi
» Benlik_Oruç Aruoba
Çarş. Eyl. 08, 2010 4:56 pm tarafından ezgi
» BİR AYRILIŞ HİKAYESİ
Çarş. Eyl. 08, 2010 4:54 pm tarafından ezgi
» Pembe Deniz
Çarş. Eyl. 08, 2010 4:51 pm tarafından ezgi
» HAYAT
Çarş. Eyl. 08, 2010 4:48 pm tarafından ezgi
» Benim Yazdığım Sen
Çarş. Eyl. 08, 2010 4:47 pm tarafından ezgi
» Seviyorum Seni
Çarş. Eyl. 08, 2010 4:46 pm tarafından ezgi
» BERFİN
Çarş. Eyl. 08, 2010 4:44 pm tarafından ezgi
» Bahar Gelmiş
Çarş. Eyl. 08, 2010 4:43 pm tarafından ezgi