Giriş yap
En son konular
Arama
Kimler hatta?
Toplam 1 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 1 Misafir Yok
Sitede bugüne kadar en çok 111 kişi C.tesi Tem. 29, 2017 7:00 am tarihinde online oldu.
PABLO NERUDA
DevrimEzgiLeri :: EDEBİYAT :: Şiirler
1 sayfadaki 1 sayfası
PABLO NERUDA
DENİZİN İŞÇİLERİ
Valparaiso'da davet etti beni
denizin işçileri: ufak tefek ve haşindiler,
ve onların kavrulmuş yüzleri
Pasifik Okyanusu'nun coğrafyası gibiydi: kocaman suların
derininde bir girdaptılar onlar, bir dalganın kası,
fırtınada deniz kanatlarından bir sürüydü onlar.
Onları yoksul küçük tanrılar olarak görmek güzeldi
yarı çıplak, yetersiz beslenmiş; güzeldi
görmek onları kavgada ve hızla yürürken
yandaki okyanusun insanlarıyla,
başka sefil limanların erkekleriyle,
ve güzeldi işitmek onları,
aynı dili konuşuyordu hepsi de, İspanyollar ile Çinliler
Baltimore'de ve Kronstadt'da konuşulan dili.
Ve Enternasyonal'i söylediklerinde ezgiledim içimden:
yüreğimden kopan bir ilahiyi,
'Kardeşler' diye seslenmek istedim onlara,
ama şarkıya dönüşen tek bir şefkat vardı bende
onların şarkısıyla ağzımdan denize ulaşan.
Beni kendilerine eşit saydılar, güç dolu bakışlarıyla
kucakladılar beni,
tek bir sözcük söylemeden baktılar bana ve şarkı söylediler.
Valparaiso'da davet etti beni
denizin işçileri: ufak tefek ve haşindiler,
ve onların kavrulmuş yüzleri
Pasifik Okyanusu'nun coğrafyası gibiydi: kocaman suların
derininde bir girdaptılar onlar, bir dalganın kası,
fırtınada deniz kanatlarından bir sürüydü onlar.
Onları yoksul küçük tanrılar olarak görmek güzeldi
yarı çıplak, yetersiz beslenmiş; güzeldi
görmek onları kavgada ve hızla yürürken
yandaki okyanusun insanlarıyla,
başka sefil limanların erkekleriyle,
ve güzeldi işitmek onları,
aynı dili konuşuyordu hepsi de, İspanyollar ile Çinliler
Baltimore'de ve Kronstadt'da konuşulan dili.
Ve Enternasyonal'i söylediklerinde ezgiledim içimden:
yüreğimden kopan bir ilahiyi,
'Kardeşler' diye seslenmek istedim onlara,
ama şarkıya dönüşen tek bir şefkat vardı bende
onların şarkısıyla ağzımdan denize ulaşan.
Beni kendilerine eşit saydılar, güç dolu bakışlarıyla
kucakladılar beni,
tek bir sözcük söylemeden baktılar bana ve şarkı söylediler.
yoll- yüksek lisans
- Mesaj Sayısı : 106
Kayıt tarihi : 08/01/10
Doğuda Gömülme
Geceleri çalışıyorum, kuşatılmışım şehirle,
balıkçılarla, çömlekçilerle, safranla
ve meyvelerle yakılmış ölülerle, sarmalanmış
kızıl muslinle:
balkonumun altından geçip gidiyor bu korkunç ölüler,
şıngırdatarak zincirleri ve bakır düdükleri,
kulak tırmalayarak, tiz ve hüzünle öttürüyorlar
ağır zehirli çiçeklerin rengi arasında
ve kül grisi dansçıların çığlığı
ve tamtamların büyüyen monotonluğu
ve alazlı dumanın, hoş kokulu ağacın arasında.
Değil mi ki yolun sonunda, bulanık ırmak boyunca,
kavrulmuş yürekleri
daha büyük bir devinimi durdurur ya da başlatır,
yuvarlanarak gitmek ister, ateş içinde ayaklar ve bacaklar,
ve o titreyen kül düşmek ister suya,
akıp gitmek yanık çiçeklerden bir buket gibi
ya da sönmüş bir ateş gibi, muazzam yolcuların terk ettiği
siyah sularda bir şeyler yakan ve yutan
kaybolmuş bir nefes alışı ve ölünün yıkanışı.
balıkçılarla, çömlekçilerle, safranla
ve meyvelerle yakılmış ölülerle, sarmalanmış
kızıl muslinle:
balkonumun altından geçip gidiyor bu korkunç ölüler,
şıngırdatarak zincirleri ve bakır düdükleri,
kulak tırmalayarak, tiz ve hüzünle öttürüyorlar
ağır zehirli çiçeklerin rengi arasında
ve kül grisi dansçıların çığlığı
ve tamtamların büyüyen monotonluğu
ve alazlı dumanın, hoş kokulu ağacın arasında.
Değil mi ki yolun sonunda, bulanık ırmak boyunca,
kavrulmuş yürekleri
daha büyük bir devinimi durdurur ya da başlatır,
yuvarlanarak gitmek ister, ateş içinde ayaklar ve bacaklar,
ve o titreyen kül düşmek ister suya,
akıp gitmek yanık çiçeklerden bir buket gibi
ya da sönmüş bir ateş gibi, muazzam yolcuların terk ettiği
siyah sularda bir şeyler yakan ve yutan
kaybolmuş bir nefes alışı ve ölünün yıkanışı.
yoll- yüksek lisans
- Mesaj Sayısı : 106
Kayıt tarihi : 08/01/10
Dönüşür mü Kelebek Uçan Balığa
Dönüşür mü kelebek uçan balığa
yabancı bir ülkeye giderse eğer?
Öyleyse doğru değil yani,
Tanrı’nın ayda yaşadığı?
Menekşelerin mavi gözyaşlarından
kokusunu hangi renk barındırır?
Bir günde kaç hafta vardır
ve bir ayda kaç sene?
yabancı bir ülkeye giderse eğer?
Öyleyse doğru değil yani,
Tanrı’nın ayda yaşadığı?
Menekşelerin mavi gözyaşlarından
kokusunu hangi renk barındırır?
Bir günde kaç hafta vardır
ve bir ayda kaç sene?
yoll- yüksek lisans
- Mesaj Sayısı : 106
Kayıt tarihi : 08/01/10
Burada Seviyorum Seni
Burada seviyorum seni.
O kasvetli çamlarda araştırıyor rüzgâr kendini.
Ay fırlatıyor soluk şavkını devinen sulara.
Günler tekdüze geçiyor, izliyor birbirini.
Raks eden biçimlerde özgürleştiriyor sis kendini.
Balıkçıl martı çakılıyor akşamın göğüne.
Bazen bir yelken. Yüksekte, yüksekte yıldızlar.
Ah, kara haçıyla bir gemi.
Yalnız.
Erken kalktığım oluyor, ve ruhum bile nemli.
Yankılanan sesler uzak denizden.
Bir limandır burası.
Burada seviyorum seni.
Burada seviyorum seni, ve boşuna saklıyor ufuk seni.
Bu soğuk şeylerin arasında seviyorum seni hâlâ.
Bazen yolculukta öpüşlerim o ağır gemilerde,
hiç varmayacakları bir amaca doğru hızla giden orada.
O zaman görüyorum kendimi, bu eski çapalar gibi unutulmuş.
Akşam indiğinde daha da üzünçlü mendireklerden.
Yoruluyor yaşantım, boşuna geçmiş yaşantım.
Seviyorum sahip olmadığım şeyi. Sen, uzaktasın sen.
Tiksintim duruyor hâlâ alacakaranlığın ikircikliğine karşı.
Fakat geliyor gece ve başlıyor şarkısına.
Düşlerden tekerlerini döndürüyor ay.
En büyük yıldızlar bakıyor bana senin gözlerinle.
Seni sevdiğim için, rüzgârdaki çamlar
adını şakımayı istiyor iğne yapraklarından çanlarıyla.
O kasvetli çamlarda araştırıyor rüzgâr kendini.
Ay fırlatıyor soluk şavkını devinen sulara.
Günler tekdüze geçiyor, izliyor birbirini.
Raks eden biçimlerde özgürleştiriyor sis kendini.
Balıkçıl martı çakılıyor akşamın göğüne.
Bazen bir yelken. Yüksekte, yüksekte yıldızlar.
Ah, kara haçıyla bir gemi.
Yalnız.
Erken kalktığım oluyor, ve ruhum bile nemli.
Yankılanan sesler uzak denizden.
Bir limandır burası.
Burada seviyorum seni.
Burada seviyorum seni, ve boşuna saklıyor ufuk seni.
Bu soğuk şeylerin arasında seviyorum seni hâlâ.
Bazen yolculukta öpüşlerim o ağır gemilerde,
hiç varmayacakları bir amaca doğru hızla giden orada.
O zaman görüyorum kendimi, bu eski çapalar gibi unutulmuş.
Akşam indiğinde daha da üzünçlü mendireklerden.
Yoruluyor yaşantım, boşuna geçmiş yaşantım.
Seviyorum sahip olmadığım şeyi. Sen, uzaktasın sen.
Tiksintim duruyor hâlâ alacakaranlığın ikircikliğine karşı.
Fakat geliyor gece ve başlıyor şarkısına.
Düşlerden tekerlerini döndürüyor ay.
En büyük yıldızlar bakıyor bana senin gözlerinle.
Seni sevdiğim için, rüzgârdaki çamlar
adını şakımayı istiyor iğne yapraklarından çanlarıyla.
yoll- yüksek lisans
- Mesaj Sayısı : 106
Kayıt tarihi : 08/01/10
Ağır Ölüm
Ağır ağır ölür alışkanlığının kölesi olanlar, her gün aynı yoldan yürüyenler, yürüyüş biçimini hiç değiştirmeyenler, giysilerinin rengini değiştirmeye yeltenmeyenler, tanımadıklarıyla konuşmayanlar.
Ağır ağır ölür tutkudan ve duygulanımdan kaçanlar, beyaz üzerinde siyahı tercih edenler, gözleri ışıldatan ve esnemeyi gülümseyişe çeviren ve yanlışlıklarla duygulanımların karşısında onarılmış yüreği küt küt attıran bir demet duygu yerine “i” harflerinin üzerine nokta koymayı yeğleyenler.
Ağır ağır ölür işlerinde ve sevdalarında mutsuz olup da bu durumu tersine çevirmeyenler, bir düşü gerçekleştirmek adına kesinlik yerine belirsizliğe kalkışmayanlar, hayatlarında bir kez bile mantıklı bir öğüde aldırış etmeyenler.
Ağır ağır ölür yolculuğa çıkmayanlar, okumayanlar, müzik dinlemeyenler, gönlünde incelik barındırmayanlar.
Ağır ağır ölür özsaygılarını ağır ağır yok edenler, kendilerine yardım edilmesine izin vermeyenler, ne kadar şanssız oldukları ve sürekli yağan yağmur hakkında bütün hayatlarınca yakınanlar, daha bir işe koyulmadan o işten el çekenler, bilmedikleri şeyler hakkında soru sormayanlar, bildikleri şeyler hakkındaki soruları yanıtlamayanlar.
Deneyelim ve kaçınalım küçük dozdaki ölümlerden, anımsayalım her zaman: yaşıyor olmak yalnızca nefes alıp vermekten çok daha büyük bir çabayı gerektirir.
Yalnızca ateşli bir sabır ulaştırır bizi muhteşem bir mutluluğun kapısına.
Ağır ağır ölür tutkudan ve duygulanımdan kaçanlar, beyaz üzerinde siyahı tercih edenler, gözleri ışıldatan ve esnemeyi gülümseyişe çeviren ve yanlışlıklarla duygulanımların karşısında onarılmış yüreği küt küt attıran bir demet duygu yerine “i” harflerinin üzerine nokta koymayı yeğleyenler.
Ağır ağır ölür işlerinde ve sevdalarında mutsuz olup da bu durumu tersine çevirmeyenler, bir düşü gerçekleştirmek adına kesinlik yerine belirsizliğe kalkışmayanlar, hayatlarında bir kez bile mantıklı bir öğüde aldırış etmeyenler.
Ağır ağır ölür yolculuğa çıkmayanlar, okumayanlar, müzik dinlemeyenler, gönlünde incelik barındırmayanlar.
Ağır ağır ölür özsaygılarını ağır ağır yok edenler, kendilerine yardım edilmesine izin vermeyenler, ne kadar şanssız oldukları ve sürekli yağan yağmur hakkında bütün hayatlarınca yakınanlar, daha bir işe koyulmadan o işten el çekenler, bilmedikleri şeyler hakkında soru sormayanlar, bildikleri şeyler hakkındaki soruları yanıtlamayanlar.
Deneyelim ve kaçınalım küçük dozdaki ölümlerden, anımsayalım her zaman: yaşıyor olmak yalnızca nefes alıp vermekten çok daha büyük bir çabayı gerektirir.
Yalnızca ateşli bir sabır ulaştırır bizi muhteşem bir mutluluğun kapısına.
yoll- yüksek lisans
- Mesaj Sayısı : 106
Kayıt tarihi : 08/01/10
Aşık Olmalar:Kent
Ekim ayında öğrenci aşkı
alazlanır kiraz ağaçlı sefil caddelerde
ve mırıldanan bir tramvay her köşede,
su gibi kızlar, Şili’nin balçığından
ve çamurundan ve karından
ve ışığından ve kara gecesinden birleşmiş bedenler,
Rosa’yla, Lina’yla ya da Carmen’le
düşmüş yatağa hanımelleri,
çıplaklar şimdiden, çalınmış gizler belki
ya da gizem dolular kıvırırlarken kendilerini
kucaklayışta, bir sarmal belki, bir kule,
ya da yaseminden ya da ağızlardan bir titreyiş:
dünde miydi, şimdiki sabahta mı, nereye kayboldu
o uçucu ilkbahar? Ey elektrikli
kalçanın ritmi, ey tünelinden çıkıp
türüne giderken apaçık kırbaç vurması atmığın
ve uyuklayan bir topalakla
utkulu akşamda ve kağıtlar arasında
dizelerim, yazılmış orada
temiz mayayla, dalgayla,
güvercinle ve yayılan saçla.
Tek kerelik aşık olmalar, hızlı,
şehvetli, anahtardan anahtara,
ve buna katılmış olmanın gururu!
Sanıyorum, şiirimin temeli yalnızca
yalnızlıkta değil, fakat bir bedendedir de
ve ondan sonra başka bir bedende daha,
yeryüzünün bütün öpüşleriyle
ve ayın tekmil teninin altında.
alazlanır kiraz ağaçlı sefil caddelerde
ve mırıldanan bir tramvay her köşede,
su gibi kızlar, Şili’nin balçığından
ve çamurundan ve karından
ve ışığından ve kara gecesinden birleşmiş bedenler,
Rosa’yla, Lina’yla ya da Carmen’le
düşmüş yatağa hanımelleri,
çıplaklar şimdiden, çalınmış gizler belki
ya da gizem dolular kıvırırlarken kendilerini
kucaklayışta, bir sarmal belki, bir kule,
ya da yaseminden ya da ağızlardan bir titreyiş:
dünde miydi, şimdiki sabahta mı, nereye kayboldu
o uçucu ilkbahar? Ey elektrikli
kalçanın ritmi, ey tünelinden çıkıp
türüne giderken apaçık kırbaç vurması atmığın
ve uyuklayan bir topalakla
utkulu akşamda ve kağıtlar arasında
dizelerim, yazılmış orada
temiz mayayla, dalgayla,
güvercinle ve yayılan saçla.
Tek kerelik aşık olmalar, hızlı,
şehvetli, anahtardan anahtara,
ve buna katılmış olmanın gururu!
Sanıyorum, şiirimin temeli yalnızca
yalnızlıkta değil, fakat bir bedendedir de
ve ondan sonra başka bir bedende daha,
yeryüzünün bütün öpüşleriyle
ve ayın tekmil teninin altında.
yoll- yüksek lisans
- Mesaj Sayısı : 106
Kayıt tarihi : 08/01/10
DevrimEzgiLeri :: EDEBİYAT :: Şiirler
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Çarş. Ekim 20, 2010 10:05 pm tarafından AMEDEUS
» .........
Perş. Ekim 14, 2010 3:56 pm tarafından AMEDEUS
» manzara
Çarş. Ekim 13, 2010 9:26 pm tarafından Deniz
» manzara fotoğrafları
Çarş. Ekim 13, 2010 9:18 pm tarafından Deniz
» Paydos/ C.Sıtkı Tarancı
Salı Ekim 05, 2010 2:49 pm tarafından AMEDEUS
» logo..........
C.tesi Ekim 02, 2010 11:45 pm tarafından ezgi
» ..................
C.tesi Ekim 02, 2010 2:09 pm tarafından DicLe
» Çile
Salı Eyl. 21, 2010 2:01 pm tarafından AMEDEUS
» Görmemişin bebeği olmuş...
Salı Eyl. 21, 2010 12:27 pm tarafından DicLe
» facebooktan video indirme
Salı Eyl. 21, 2010 10:08 am tarafından ezgi
» Taş atan çocuk
Ptsi Eyl. 20, 2010 5:00 pm tarafından DicLe
» BARIŞ
Ptsi Eyl. 20, 2010 4:27 pm tarafından DicLe
» BEKLENTİSİZ....
Ptsi Eyl. 20, 2010 4:24 pm tarafından DicLe
» UZAKTAN ...
Ptsi Eyl. 20, 2010 4:22 pm tarafından DicLe
» CAN YÜCEL'DEN MAL BEYANI
Perş. Eyl. 16, 2010 1:36 pm tarafından yoll
» ARKADAŞLIK
Ptsi Eyl. 13, 2010 11:20 am tarafından ezgi
» ARKADAŞLIK
Ptsi Eyl. 13, 2010 11:15 am tarafından ezgi
» ŞİİR
Ptsi Eyl. 13, 2010 11:08 am tarafından ezgi
» Kamuflaj
C.tesi Eyl. 11, 2010 5:32 pm tarafından AMEDEUS
» UZAK
Çarş. Eyl. 08, 2010 5:05 pm tarafından ezgi
» Yeşillik
Çarş. Eyl. 08, 2010 4:59 pm tarafından ezgi
» Salam Gibi
Çarş. Eyl. 08, 2010 4:57 pm tarafından ezgi
» Benlik_Oruç Aruoba
Çarş. Eyl. 08, 2010 4:56 pm tarafından ezgi
» BİR AYRILIŞ HİKAYESİ
Çarş. Eyl. 08, 2010 4:54 pm tarafından ezgi
» Pembe Deniz
Çarş. Eyl. 08, 2010 4:51 pm tarafından ezgi
» HAYAT
Çarş. Eyl. 08, 2010 4:48 pm tarafından ezgi
» Benim Yazdığım Sen
Çarş. Eyl. 08, 2010 4:47 pm tarafından ezgi
» Seviyorum Seni
Çarş. Eyl. 08, 2010 4:46 pm tarafından ezgi
» BERFİN
Çarş. Eyl. 08, 2010 4:44 pm tarafından ezgi
» Bahar Gelmiş
Çarş. Eyl. 08, 2010 4:43 pm tarafından ezgi